ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: ÇÝFTLÝKTEKÝ HIRSIZ
Bir akþam yemeði sonrasýnda çiftlikteki odada oturulmuþ ve gündelik olaylar konuþuluyordu. Hüseyin Aða: “ Yarýn erkenden elma bahçesini çapalayýp, yabani otlarý ayýklamaya gidecektim ama çapayý bulamadým. Haným, çapayý bir yere koymuþ olmayasýn? “
Hüseyin Aða’nýn karýsý: “ Efendi, çapanýn alet dolabýnda olmasý lazým. Ýki gün önce temizlik yaparken oradaydý. “
Hüseyin Aða: “ Öyle de bugün akþamüstü baktým dolapta yoktu. Belki dedim saða sola býrakmýþlardýr. Aradým, bulamadým. “

Hüseyin Aða’nýn çocuklarý, Zübeyde Haným, Mustafa ve Makbule çapayý almadýklarýný söylediler. Bunun üzerine Hüseyin Aða: “ Haným, son günlerde çiftliðe yabancý biri geldi mi? “ diye sordu.
Karýsý: “ Hayýr Efendi, kimse gelmedi. Hep biz bizeyiz. “
Hüseyin Aða: “ Desene çapa sýr olup uçtu. “
Mustafa fikrini söylemek ihtiyacýný hissetmiþti: “ Dayýcýðým, çiftliðe hýrsýz girmiþ olamaz mý? “

Mustafa’nýn sorusu odada bulunanlarýn üzerinde soðuk duþ etkisi yaptý. Gözler Mustafa’dan yana döndü.
Hüseyin Aða: “ Ne hýrsýzý? “ diyebildi.
Mustafa: “ Bir hýrsýz gelmiþtir, çiftliðe girip çapayý çalmýþtýr. “
Hüseyin Aða: “ Ýki gündür ben, yengen, annen ve çocuklar çiftliðin avlusundaydýk. Ayrýca köpekler var. Onlar geceleri burada kuþ uçurtmazlar. Hani dediðin olmaz diyemem ama biraz zor. Hem hýrsýz neden sadece çapayý alsýn, öteki aletleri de alýp götürebilirdi. Býrak çapayý, aletleri, çiftlikte daha deðerli pek çok eþya var. Bunlar dururken neden yalnýzca çapayý aldý? “
“ Dayýcýðým, hýrsýzýn ya çapa çok iþine yarýyor ya da çapayý satmak kolayýna geliyor. Sadece çapayý almasýnýn nedeni vereceði zararýn büyük olmasýný istemediðinden, yani hýrsýz insaflý biri. Gündüz gelse gören olurdu. Kimse onu görmediðine göre gece geldi. Köpekler hýrsýzý tanýdýklarý için ses çýkarmadýlar. Bu da hýrsýzýn köyden biri olduðunu gösteriyor. “

“ Pes be Mustafa, senin zekâna diyecek yok doðrusu. Aslýnda ben de zeki sayýlýrým ama sen benden çok ileridesin. Ortada fol yok, yumurta yok , alt tarafý bir çapa kayboldu. Bana kalsa yarýn çapayý arar dururum. Sana inanýyorum Mustafa ve yarýn çapayý aramayacaðým. Artýk geceleri nöbet tutacaðýz. Ýlk nöbet benim. Eee, sen ne diyorsun Zübeyde, þu hýrsýz iþine? “
“ Mustafa’nýn dediklerine katýlýyorum. O, boþuna konuþmaz. Söyledikleri hep doðru çýkar. Daha on yaþýnda ama çok akýllý. Bambaþka bir çocuk. Darýsý bütün çocuklarýn baþýna. “
Hüseyin Aða gece yarýsýna kadar çiftliðin avlusunda nöbet tuttu. Daha sonra nöbeti Mustafa devraldý. Mustafa avluyu en iyi görebileceði yer olan çiftlik evinin birinci kat merdiveninin orta sýrasýna oturdu. Alet dolabýnýn bulunduðu kulübe yan taraftaydý. Eðer hýrsýz gelirse önünden geçecek ve onu rahatça görecekti.

Aradan bir saat geçmiþti ki, Mustafa karþýdaki aðaçlýktan hýzlý adýmlarla yürüyerek gelen bir gölgenin alet dolabýnýn bulunduðu kulübeye girdiðini gördü. Gölge, o kadar rahat hareket ediyordu ki, hayret edersin. Sanki babanýn çiftliði, gel gir hiç korkmadan, dimdik yürü, kazma, kürek, çapa eline ne gelirse al git. Mustafa köyden olan bu adamý ay ýþýðý altýnda tanýmýþtý. Onun mert, dürüst biri olduðunu biliyordu. Konuþmuþluklarý, tanýþmýþlýklarý vardý. Býrak Hüseyin Aða’yý, býrak çifti-çubuðu, benim küçük dostum, sen büyümüþsün küçülmüþsün ama yine büyüyorsun ve sonsuza dek büyüyeceksin diyen birinin yani bu adamýn, kendisini hiçe saymasýný, kendisinin de bulunduðu çiftlikten bir þeyler çalmasýný onuruna yediremedi. Mustafa kýzgýn bir þekilde yerinden kalktý, gitti kulübenin kapýsýnýn dört-beþ metre gerisinde durdu, ellerini beline dayadý, bekledi. Biraz sonra kulübeden çýkan adam kapýyý kapadý. Ýki adým attý, Mustafa’yý gördü, elindeki kürek yere düþtü. Adamýn gözleri yaþardý, belli aðlýyordu. Adam elinin tersiyle gözyaþlarýný sildikten sonra baþýný saða-sola birkaç kere salladý ve küreði yerden alarak Mustafa’nýn yanýndan yürüdü, gitti.

Mustafa o gece sabaha kadar nöbet tuttu. Aslýnda Mustafa’dan sonra nöbet sýrasý amcasýnýn oðluna geliyordu ama Mustafa amcasýnýn oðlunun yerine de nöbet tutmuþtu. Çünkü O, yarýn yapacaðý giriþimleri bir plan dahilinde belirlemek istiyordu. Adam çapayý, küreði çalmýþtý ama bunun bir nedeni olmalýydý. Kimse durup dururken baþkasýnýn malýný izinsiz almazdý. Bu bir suçtu fakat suçluyu suç iþlemeye iten nedenler vardý. Nedenlerin sebepleri vardý.
Mustafa ertesi gün öðle vakitleri adamýn evine gitti. Kapýyý dokuz yaþýndaki Ahmet açtý.
Mustafa: “ Vay Ahmet, caným kardeþim. Nasýlsýn, iyi misin? Ben geldim. “
Ahmet: “ Hoþ geldin, Mustafa abi. Sað ol, iyiyim. “
Mustafa: “ Ayþe nerede? Neden buraya gelmiyor? “
Ahmet: “ Mustafa abi, Ayþe annemin yanýnda. Annem bir haftadýr hasta. Babam annem ölmesin diye dün kasabaya yürüyerek gitti. Birisi çapa vermiþ ödünç diye, onu rehin býrakýp ilaç almýþ. Ýlacý anneme içirdik. Bu sabah babam yine kasabaya gitti. Elindeki küreði rehin býrakýp ilaç alacakmýþ. Daha sonra babam çapayla küreði parasýný ödeyip geri alacak ve sahibine teslim edecekmiþ. Babamýn getireceði ilaç annemi iyileþtirecekmiþ. Sence annem iyileþir mi Mustafa abi? “

Ýnsanýn taþ yürekli olmasý lazýmdý bu durum karþýsýnda aðlamamasý için. Mustafa gözyaþlarýný tutamadý. Birkaç dakika sonra Mustafa ile Ahmet içeri girdiler. Ayþe yatakta yatan annesinin baþucundaki sandalyede oturuyordu. Mustafa’yý görünce ayaða kalktý. Hasta kadýn kollarýný iki yana açarak Mustafa’nýn sarýlmasýný bekledi. Mustafa sandalyeye oturdu ama bu davranýþýnýn sebebini açýklamasý gerekti: “ Yengeciðim iyileþince birbirimize sarýlýrýz. Yine eskisi gibi güzel günlerimiz olacak. Bundan sonra daha fazla evinize geleceðim. Yanlýþ bir hareketiniz hastalýðýnýzýn artmasýna yol açabilir. Bunun için size sarýlmadým. “
Hasta kadýn zorlukla konuþtu: “ Olur Mustafa. Dediðin gibi olsun. Ben de en kýsa zamanda iyileþmeye bakarým. “

Daha sonra çiftliðe dönen Mustafa olanlardan kimseye söz etmedi. Yeni gelen ilaçlarý içen kadýn on beþ gün içinde iyileþti. Adam baþkasýnýn tarlasýnda çalýþarak kazandýðý parayla çapayý ve küreði rehinden kurtardý. Bir gece yarýsý son defa çiftliðe girerek çapayla küreði yerine býraktý. Son sözü Mustafa söyledi: “ Akýl ve mantýk çizgisinden ayrýlmayan insan olmanýn bilincine varýr. Ýnsan iradesini kullanarak gerçekleri görür. Yanlýþta bile olsan doðru gözünün önündedir. Gözünün önündekini görmek için, göz kapaklarýný aralarsýn yani okuyup öðrenirsin.

SON

ATATÜRK'ÜN LÝDERLÝK SIRLARI
Tutku Yayýnevi
7. Basým Haziran 2011
Sayfa 40 - 53


YAÞAMA YÖN VERENLER
Atatürk'ün Çocukluk Anýlarý
Ata Yayýncýlýk - Ankara 2012
Sayfa 15 - 36