SERDAR - GENÇ BÝR YAZAR HANGÝ AÞAMALARDAN GEÇTÝ VE NASIL GAYRET GÖSTERDÝ
Sýkýcý. Hayat gerçekten çok sýkýcý. Günlerdir, haftalardýr, aylardýr deðiþen hiçbir þey yok. Hep ayný þeyler: Sabah olur güneþ doðar, öðlen olur güneþ yakar, akþam olur güneþ batar. Bazen arkadaþlarla konuþurken, “ Günler birer birer geçip gidiyor. Bu iþin sonu ne olacak? “ diye sorarým. Aldýðým cevap hep ayný olur: “ Ne bilelim biz. Ne olacaksa oluyor iþte. “ Laf mý yani bu da þimdi? Hayat çarkýnýn dönüþüne kaptýrmýþlar kendilerini dönüp duruyorlar. Zannedersem yaþadýklarýnýn farkýnda deðiller, bedava yaþýyorlar. Þuraya bak… Göz alabildiðince uzanan bir þehir. Ýçinde binlerce insan. Çoðu büyümüþler de toplanýp götürülmeyi bekliyorlar. Gidecekleri yer belli: Fabrikada ucuza çalýþtýrýlacaklar. Ýþçi olacak çalýþacaklar. Bu çalýþmak kesinlikle amaç sayýlamaz. Birçok arkadaþýma sorup cevabýný alamadýðým bir soru var: “ Tamam. Bizi çalýþtýran çalýþtýracak. Bundan bizim kazancýmýz ne olacak? “

Ben, ucuz iþçi olmak istemiyorum. Beni çalýþtýracak olan çalýþtýrmasýn, tam doymadan sofradan kalksýn. Ben bunu düþünür, bunu söylerim. Benim hayat felsefem bu. Zaman nasýl da akýp gidiyor. Vakit gece yarýsý oldu. Beni buradan kurtaracak olan biraz sonra gelir. Günlerdir uðraþýyorum. O’na neyin ne olduðunu ve ne yapmak istediðimi, çeþitli örnekler vererek, defalarca anlattým. Önceleri pek durumu kavrayamýyordu ama artýk her þeyin farkýnda. Ýkimiz birlik olup baþarý kazanacaðýmýza inanýyorum. Bir gelen var, galiba O. Nihayet geldi: “ Merhaba, Metin. “
“ Merhaba, Serdar. Vakit tamam. Þöyle geç de seni aðaca baðlayan urgandan kurtarayým."
Daha sonra Serdar yüksekçe bir kayanýn üstüne çýktý. Uyanýk durumdaki arkadaþlarýna uykuda olanlarý uyandýrmalarýný söyledi. Arkadaþlarý uyandýktan sonra büyük bir merak ve heyecan içinde Serdar’ýn söyleyeceklerini dinlemek için dikkat kesildiler: “ Kardeþler, arkadaþlar... Hepiniz tarafýndan çok iyi bilindiði üzere bu akþam ben Metin Kardeþ ile birlikte yola çýkýyorum. Amacým, mutluluk çiçeðini arayýp bulmak ve onu durduðu yerden daha yüksek bir yere çýkarmak ve böylelikle dünyadaki her canlýnýn mutluluktan aldýðý payýn biraz daha çoðalmasýný saðlamak. Bu yeni yerinde hiçbir yabancý bitkinin yetiþmesine izin vermeyeceðimden mutluluk çiçeðinin göndermekte olduðu mutluluk pýrýltýlarý artacaktýr. Þimdi, aranýzdan bir-iki gönüllü arýyorum. Ýsterim ki, hepiniz gönüllü olasýnýz, hepiniz benimle gelesiniz. Gerçekleþtirmek istediðim hayýrlý bir iþtir. Daha önce belki yüz defa meseleyi bütün ayrýntýlarýyla sizlere anlatmýþtým. Bir parça olsun medeni cesaret gösterin. Son defa soruyorum: Yok mu benimle gelmek isteyen? “

Serdar, birkaç dakika bekledi. Ýçinde binlerce iþçi adayýnýn durduðu meydandan çýt çýkmýyordu.
Serdar: “ Tamam. Anlaþýldý. Kimse benimle gelmek istemiyor. Bunun için hiçbirinize kýzmak hakkýna sahip deðilim. Neyse…Kardeþler, arkadaþlar. Tekrar görüþmek üzere, þimdilik hoþça kalýn.”
Serdar ile Metin, yolda Vedat adýnda bir adama rastladýlar. Serdar, Vedat’a mutluluk çiçeðini aramaya çýktýklarýný söyledi ve konu hakkýnda bilgi sahibi olup olmadýðýný sordu. Vedat mutluluk çiçeðinin nerede olduðunu tarif edemeyeceðini, fakat kendilerini Bay Kemal ile tanýþtýrabileceðini söyledi. Bay Kemal, yataðýnýn üzerinde oturumuna gelmiþ vaziyette, misafirlerini güler yüzle karþýladý. Serdar’ýn anlattýklarý, Bay Kemal’i heyecanlandýrmýþtý. Onun þahsýnda kendi gençliðini görmüþ, o günler bir film þeridi gibi gözlerinin önünde canlanmýþtý.

Yýllar önce, mutluluk çiçeðini aramak için yollara düþmüþtü. Sonunda, yaþlý bir köylü kendisine kýlavuzluk yapmýþ, mutluluk çiçeðinin yaþadýðý yüce daðlar arasýndaki yüksekçe bir platoya giden tek yol olan Umut Geçidi’nin giriþine kadar getirmiþti. Buraya kadar olanlarý anlatan Bay Kemal, konuþmasýna þöyle devam etti: “ Umut Geçidi’nin giriþine geldiðimizde yaþlý köylü beni þu sözlerle uðurladý. – Umut Geçidi’nin giriþi iþte burasý. Bu geçidin uzunluðu yüz metre kadardýr. Bu yolun sonunda önüne açýk bir alan çýkacak. Karþýdaki aðaçlýktan geçtikten sonra mutluluk çiçeðini görebilirsin. Ben yetmiþ yýlý aþkýn bir süredir aþaðýdaki ovada yaþýyorum. Sen mutluluk çiçeðini aramak için gelenlerin altýncýsý oluyorsun. Senden önce gelenler baþarýsýz oldular. Mutluluk çiçeðini görememiþler bile. Mutluluk çiçeðinin bekçisi buna izin vermemiþ. Geçidin sonundaki açýk alanda aniden karþýna çýkarmýþ. Ýri, kocaman, otuz yaþlarýnda bir adammýþ bu bekçi. Korkar da geçide döner kaçarsan peþinden gelmezmiþ. Gidenlerin hepsi de bilgili, kültürlü idiler ama bekçi onlarýn hepsinden baskýn çýktý. Kendilerinin birer bilge olduklarýný söyleyenler bile üzgün ve yorgun bir þekilde geri döndüler. Ýþte, Bay Kemal benim anlatacaklarým bu kadar. Yolun açýk olsun. –

Yaþlý köylünün anlattýklarýný dinledikten sonra geçide girdim. Arada bir durup yaþlý köylünün söylediklerini aklýma getiriyor ve bunlarýn ýþýðýnda planlar yapýyordum. Yüz metrelik yolu üç saatte aþtým. Bekçinin sorabileceði her çeþit sorunun cevabýný hazýrlamýþtým. Açýk alana çýktým. Biraz sonra bekçi yanýma geldi. Karþýlýklý selamlaþmadan sonra bekçi beni kelimenin tam anlamýyla soru bombardýmanýna tutmaya baþladý. Ýlk sorular basit ve cevaplandýrýlmasý kolay sorulardý: Adýn ne, nereden geldin, kimlerden nasýl ve þekilde yardým gördün? Sonraki sorular ise, bekçinin konu hakkýndaki sorularý oldu: Mutluluk çiçeði nedir, mutluluk çiçeðinin var olduðunu ilk olarak kimden duydun, seni buraya kadar getiren nedenler nelerdir, mutluluk çiçeðini gözünün önünde nasýl canlandýrýyorsun? Bu sorulara yeterli olabilecek cevaplar vermiþtim. Her þey çok güzeldi, bekçi o soruyu sorana kadar. Öyle bir soru sormak bekçinin nereden aklýna geldi bilmem ki? Benim kekelemeye baþladýðýmý gören bekçi yüklendikçe yüklendi. Söylediklerinde haklýydý. Evime nasýl geri döndüm bunu bana bile sorma. Üzüntüden yürüyemez oldum, ayaklarým tutmaz oldu. Yýllar var ki, bu yatakta yatýp duruyorum. Üzgünüm, baþarýlý olamadýðým için. “

Bay Kemal sözlerini tamamlarken ortada bir soru iþareti býrakmýþtý. Mutluluk çiçeðinin efsanevi bekçisi olan adamýn Bay Kemal’e son olarak sorduðu soru neydi? ” Bay Kemal ben seni yeterli gördüm. Beraber, mutluluk çiçeðinin yanýna gittik. Bir ihtimal de olsa senin orada yapacaðýn çalýþmalar ters etki yapar da mutluluk çiçeðini soldurursan, neler olur, lütfen anlatýr mýsýn? “
Serdar ile Metin, dört gün misafir kaldýktan sonra dönüþte mutlaka uðrayacaklarýný söyleyerek Bay Kemal ile Vedat’a veda edip yola çýktýlar. Günler günleri kovaladý, aradan haftalar geçti. Serdar yolda rastladýðý pek çok insanla her çeþit konuda fikir alýþveriþinde bulundu. Bazýlarýyla yaptýðý konuþmalarý istediði þekilde bilgi akýmý saðlayamadýðý için, kýsa kesmek zorunda kaldý. Bazýlarýyla ise, saatlerce konuþtu, sohbet eder gibi, karþýsýndakine fark ettirmeden, faydalý olabilecek bilgi birikimlerini ustaca çekip aldý. Kendi öz düþüncesinde kurup tasarladýðý bu büyük idealini, kimseden bir aferin beklemeksizin, canlýlarýn mutluluktan aldýðý payýn biraz daha çoðalmasýný saðlamak diye özetlediði giriþiminin baþarýsý için bir tür karakter betimlemesi yapýyordu.

Sonunda, Serdar ile Metin, daha önce Bay Kemal’e kýlavuzluk etmiþ olan yaþlý köylüyü buldular. Yaþlý köylü onlarý Umut Geçidi’nin giriþine kadar getirdi. Burada yaþlý köylünün Umut Geçidi ve ondan sonrasý hakkýndaki tanýtým konuþmasýndan sonra Serdar geçide girdi. Geçitte elli metre kadar ilerleyip bulduðu kuytu bir köþeye oturdu. Sýnýrlarý kesin çizgilerle belirtilmemiþ, duruma göre anýnda deðiþime uðrayabilecek esnek bir plan hazýrlamýþtý ve bu planýn sadece iskeleti deðiþmeyecekti. Aslýnda basit gibi görünen fakat son derece karmaþýk olan bu planý kontrolden geçiren Serdar, kendinden önce Umut Geçidi’ne giren idealistler gibi zamanlama hatasý yapmayacak, açýk alana gündüz deðil, gece çýkacaktý.
Serdar hava iyice karardýktan sonra açýk alana çýktý. Mümkün olduðunca kenardan, kayalýklarýn arasýndan yürümeye baþladý. Birden durdu. Gelen vardý. Ýri, kocaman bir karaltý az ileriden geçti, geçide doðru gitti. Bu bekçi olmalýydý. Daha doðrusu birinci bekçi. Eðer tahminleri doðruysa, mutluluk çiçeðinin yanýna gidinceye kadar birkaç tane daha bekçi görmesi muhtemeldi, çünkü yaþlý köylü yetmiþ yýlý aþkýn bir süredir buralarda yaþýyorum demiþti. Yaþlý köylü doðmadan önce de bu adam bekçilik yaparmýþ. Bundan dolayý adý mutluluk çiçeðinin efsanevi bekçisine çýkmýþ. Normal olarak bir adam yüzyýllarca yaþayýp genç kalamayacaðýna göre, bu bekçi ayný bekçi olamazdý. Bir bekçi sülalesi olabilirdi. Nesilden nesile bekçilik görevini devrediyorlardý birbirlerine.

Serdar tekrar ilerlemeye baþladý. Aðaçlýðýn kenarýna yaklaþmýþtý ki, bir bekçi daha gördü. Bu birinci bekçi olamazdý, o zaman ikinci bekçiydi. Bir süre yürüdükten sonra ortalýðýn aydýnlanmaya baþladýðýný fark etti. Bu aydýnlýðýn sebebinin mutluluk çiçeðinin saçmakta olduðu pýrýltýlar olduðunu biliyordu. Aðaçlar arasýnda nöbet tutan üçüncü bekçiyi atlattýktan sonra düzlüðe çýktý. Ýþte mutluluk çiçeði karþýsýndaydý. Etrafýný gündüz gibi aydýnlatýyordu. Serdar, mutluluk çiçeðinin yanýna yaklaþtýkça onun zannedildiði gibi bir bitki deðil de, plastik bir maddeden yapýlmýþ dýþ yüzeyi bulunan – ki bu dýþ yüzeyin üstünde çiçek kabartmasý vardý –ansiklopedi büyüklüðünde, kalýn bir kitap olduðunu gördü. Bu büyük kitap, yerden iki metre kadar yüksekte bir kaidenin üstünde duruyordu. Kaideye de taþ merdivenlerden çýkarak ulaþýyordun.
Serdar esnek olarak hazýrladýðý planýnda mutluluk çiçeðinin bitki olamama durumunu göz önünde bulundurduðu için hazýrlýksýz sayýlmazdý. Geriye dönüp aðaçlýðýn kenarýndaki bir taþýn üzerine oturdu. Mutluluk çiçeði tam karþýsýndaydý. Þimdi ne yapmalý ne etmeliydi de mutluluk çiçeðine bir zarar vermeden onun iþlevini geliþtirmeliydi. Zaman kýsýtlýydý. Þu anýn gece yarýsý olduðunu farz etsen sabah oluncaya kadar sekiz saat vardý. Bu zaman zarfýnda mutlaka sorun çözülecek, buluþ gerçekleþecek diye söylendi. Serdar kendine has yorumlarla en basitinden baþlayarak düþüncesinde fikir üretmeye baþladý. Bu fikir üretiminin gerçekleþmesinde – Fikir üretimi: Beyin jimnastiði. Halk dilinde, kafa çalýþtýrma. – yolda gelirken çeþitli insanlarla yaptýðý konuþmalarda ortaya çýkan karakter tablosunun büyük yararý oluyordu. Hafýzasýna kaydettiði karakterler hatýrýna geliyordu. Bu onun sorunu çok yönlü olarak düþünmesini saðlýyor, baþarý þansýný arttýrýyordu. Böylece aradan saatler geçti. Sabah güneþ doðarken Serdar sorunu çözmüþ olmanýn gönül rahatlýðý içinde son rötuþlarý yapmakla meþguldü. Buluþ gerçekleþmiþti.

Birkaç saat daha geçtikten sonra hazýr olduðuna inanan Serdar, bekçilerden birisiyle tanýþmak için fýrsat kollamaya baþladý. Bu beklentisinin uzun sürmeyeceði belliydi, çünkü bekçilerden birisi bulunduðu tarafa doðru geliyordu. Serdar hemen oturduðu yerden kalkarak yüksekçe bir kayanýn üzerine çýktý ve seslendi: “ Bakar mýsýnýz, ben buradayým. Evet, size seslenen benim. “ Serdar kendisini görüp yanýna gelen bekçinin þaþkýn bakýþlarý arasýnda durmadan konuþmasýný sürdürdü. Kim olduðunu, buraya nasýl geldiðini, amacýnýn ne olduðunu ve sonunda soruna bir çözüm yolu bulduðunu anlattýktan sonra kendisini ailesiyle tanýþtýrmasýný rica etti. Serdar’ýn anlattýklarýný büyük bir dikkatle dinleyen bekçi: “ Olur efendim, tanýþtýrýrým. Onlar sizinle tanýþmaktan þeref duyacaklardýr. Buyurun, þu taraftan gideceðiz “ dedikten sonra, Serdar’ýn peþi sýra yürümeye baþladý. Serdar’ýn geliþ yönünün aksi istikametinde aðaçlarýn arasýnda ilerleyen Serdar ile bekçi, aðaçlýk alandan çýktýktan sonra, Umut Geçidi’nin sol tarafýnda kalan daðýn yamaçlarýndaki bekçi sülalesinin yaþadýðý evlerin bulunduðu yerleþim birimine geldiler. Genç, yaþlý birçok bekçinin etrafýna toplanmasýný fýrsat bilen Serdar, þimdiye kadar ne öðrendiyse, ne biliyorsa her þeyi anlattý. Her çeþit konuda bilgisini ortaya koydu. Bilgi akýmý, karakter betimlemesi, karakter tablosu ve fikir üretimi gibi deyimlerin anlamlarýný Serdar’ýn örnekler vererek açýklamasýna karþýn, tam olarak anlayamayan bazý genç bekçi adaylarý pas geçtiler. Nasýlsa Serdar, bir süre daha sizlerle beraber olacaðým demiþti. Onun boþ bir zamanýnda bu durumu sorar öðrenirlerdi.

Ertesi gün dört kiþilik bir bekçi grubu dýþ dünya ile irtibatlarýný saðlayan bir gizli geçitten geçerek Serdar’ýn istemiþ olduðu ebatlardaki iki aynayý almak için gittiler. Yine dört kiþilik bir baþka bekçi grubu ayný geçitten geçerek deðiþik yörelere doðru gittiler. Bu ikinci grubun görevi, gittikleri yerlerdeki canlýlar arasýnda mutluluk hissinin ne þekilde ve ne oranda artýþa neden olacaðýný belirledikten sonra bunu bir rapor halinde çalýþma grubuna sunmak olacaktý. Ýlk giden grup beþ gün sonra geri döndü. Aynalar yerlerine takýldýðý zaman, gökyüzüne ve topraða daðýlan ve hiçbir þeye faydasý dokunmayan mutluluk pýrýltýlarý aynalar vasýtasýyla yansýtýlýp, diðer dört yanal yüzeyden yeryüzüne daðýlan mutluluk pýrýltýlarýna karýþmasýna sebep olunacak ve sonuç olarak da, canlýlarýn mutluluktan aldýklarý payýn yüzde elli oranýnda artýþý saðlandý. Serdar ayný günün akþamý þerefine düzenlenen törene katýldýktan sonra, ertesi gün çalýþma grubuna baþvurarak on altý gündür burada olduðunu ve burada kendisine gösterilen ilgiden çok memnun kaldýðýný fakat Umut Geçidi’nin giriþinde dostlarý bulunduðunu, onlarý çok özlediðini ve onlarý daha fazla merakta býrakmamak için, gitmeye karar verdiðini söyledi.

Ertesi gün Serdar ile Metin, yaþlý köylü ile vedalaþtýktan sonra yola koyuldular. En kýsa yoldan Bay Kemal’in evine varmayý hedefliyorlardý. Serdar ile Metin, Bay Kemal’in evinin yakýnýna geldiklerinde, Bay Kemal’i evin önünde yardýmcýsý Vedat’la beraber gezinirken gördüler. Belli ki, Bay Kemal mutluluk çiçeðinin saçmakta olduðu pýrýltýlardan payýna düþeni almýþ, ayaklarýna can gelmiþ, yürümeye baþlamýþtý. Aradan bir saat geçmeden dördü birlikte yola çýktýlar. Onlarý bu derece hýzlý hareket etmeye zorlayan sebep neydi? Serdar olaný, biteni anlattýktan sonra bir an önce doðduðu þehre dönmek istediðini, oradaki arkadaþlarýnýn ucuza çalýþtýrýlmak üzere fabrikaya götürülme durumuyla karþý karþýya olduklarýný söylemiþti. Bu duruma karþý çýkacak, oradaki arkadaþlarýnýn birer lokma halinde yutulmalarýna izin vermeyecekti.

Þehre geldiklerinde þehir meydanýnda hiç arkadaþý olmadýðýný gördüler. Serdar geç kaldýðýný anladý. Üzüntüsü sonsuzdu. Þaþkýn bir halde etrafýna bakýnýrken, meydanýn kenarýndaki evlerin arasýndan çýkýp “ Serdar..Serdar..” diye baðýrarak kendisine doðru koþmakta olan bir arkadaþýný gördü. Bu Murat’tý. Serdar da, ona doðru koþmaya baþladý. Biraz sonra birbirlerine sýkýca sarýldýlar.
Serdar: “ Diðer arkadaþlar götürüleli kaç gün oldu? “ diye sordu.
Murat: “ Üç gün önce. Kamyonlara yükleyip hepimizi fabrikaya götürdüler. Ben bir fýrsatýný bulup fabrikanýn kapýsýnda kamyondan atlayýp kaçtým. Amacým, geri döndüðünde durumu sana anlatmaktý. Senin baþarýlý olduðunu biliyoruz. Biz sadece iþçi adayý olduðumuz ve sonunda nasýl olsa fabrikada ucuza çalýþtýrýlacaðýmýzý düþündüðümüz için, patronun bizler için hazýrladýðýný sandýðýmýz o tek yola girmiþ bilinçsizce yürüyorduk. O tek yoldan baþka ve çok daha faydalý, yararlý yollar olabileceðini aklýmýza getiremiyorduk. Sen, sende doðuþtan var olan bu kabiliyetini bizi yönlendirmek için kullanmak istedin. Beynimizdeki sis perdesini daðýtmak istedin. Sen bu durumu bize iyi anlatamadýn mý? Hayýr, aslýnda çok iyi anlattýn da, biz sana pek kulak asmadýk. Yani söylediklerini önemsemediðimiz için dinlemedik “ dedi.
Murat’ýn söyledikleri Serdar’ýn þaþýrmasýna sebep olmuþtu: “ Vay Murat! Sen neler biliyormuþsun da benim haberim yokmuþ. Ben de o anlattýklarýmýn boþuna olduðunu düþünüp üzülüyordum. Murat, senden beni ve buradaki arkadaþlarý fabrikaya götürmeni isteyeceðim. “

Fabrikanýn yakýnlarýna geldiklerinde hava iyice kararmýþtý. Fabrikanýn dýþ kapýsý kapalýydý. Arkadaþlarýnýn isteksiz olduðunu gören Serdar fabrikanýn duvarýna týrmandý. Oradan bahçeye atladý. Bahçeyi kontrol ettikten sonra açýk bir pencereden fabrikaya girdi. Fabrikanýn yönetim odasýnda bulduðu belgelere göre, köle olarak çalýþtýrýlmak üzere taþ ocaklarýna götürülmüþlerdi. Serdar bir süre bu acý durumun üzüntüsünü yüreðinde taþýdý. Zamanla üzüntüsü hafiflemeye baþladý. Onlardan ilgi görmediði halde onlarý kurtarmak için çýrpýnýp durmuþtu. Fakat angaryanýn da bir sýnýrý vardý. Bir idealistin anlattýklarýna inansýn diye kimseye baský yapmaya, zor kullanmaya hakký yoktu. Tek yapacaðý inandýrmaya çalýþmak olabilirdi. Þimdi yeni bir program hazýrlamasý gerekiyordu. Dünyadaki canlýlara faydalý olabilmek amacýný güdüyordu. Bunu gerçekleþtirebilmek için, bir an bile olsa, heyecanýný kaybetmeden, sadece kendine özgü bir biçimde çalýþmalarýna sonuna kadar devam etmeye kararlýydý.

SON

Yazan: Serdar Yýldýrým