PATATES ÝLE SOÐAN
Patates ile soðan mutfakta karþýlaþtýlar.
Patates: “ Vay, soðan, nasýlsýn? “
Soðan : “ Ýyiyim patates, sen nasýlsýn? “
Patates: “ Sað ol, benden bir þey iste. “
Soðan : “ Þuradan bir býçak getir de soyayým seni. “
Patates: “ Lütfen, beni soyma, yoksa çürürüm. “
Soðan: “ Bir þey istedim olmadý. Þimdi sen benden bir þey iste. “
Patates: “ Sen bir býçak getir, ben seni soyayým. “
Soðan: “ Emrin olur, al iþte býçaðý getirdim. “
Patates: “ Boþ ver þimdi býçaðý, seni soymaktan vazgeçtim. Kokutacaksýn yine ortalýðý.
Soðan: “ Korkutacaksýn yine herkesi demek istedin. Ben korkuluk muyum? “
Patates: “ Korkuluklar cansýz olur. Sen olsan olsan sorguluk olursun. “
Soðan: “ Sorguluk mu? O da neyin nesi? “
Patates: “ Sorguluk yani sorguya çeken. Hakim gibi. “
Soðan:“ Teþekkür ederim. Düþüncemi okudun. Büyüyünce hakim olmak istiyordum. “
Patates: “ Hakim mi? Zor olursun. Soðanlar için Hukuk Fakültesi yok ki. “
Soðan : “ Ne Hukuk Fakültesi be. Öyle deðil. Ben dünyaya hakim olmak istiyorum. Fikirlerimi dünyaya yaymak istiyorum. “
Patates: “ Aynaya baktým seni gördüm. Fikirdaþýz desene. “
Soðan: “ Fikirdaþýz ama arkadaþ deðiliz. “
Patates: “ Oluruz caným, arkadaþ da oluruz. Teklif benden gelmeli. Benimle arkadaþ olur musun?
Soðan: “ Olurum patates, olurum. “
Daha sonraki günlerde patates ile soðan arkadaþlýklarýný devam ettirdiler. Bu arkadaþlýk mutfakta sürüp gidemezdi. Zamanla mutfak onlara dar gelmeye baþlamýþtý. Madem fikirlerini dünyaya yaymak istiyordun önce mutfaktan kurtulmalýydýn. Patates ile soðan bir gün mutfaktan kaçtýlar. Biraz sonra þehrin dar sokaklarýnda koþmaya baþladýlar.
Patates: “ Arkadaþ, iþte kurtulduk oradan, koþmak ne güzel. “
Soðan: “ Koþalým, hiç durmadan, yorulmak nedir bilmeden koþalým. “
Patates: “ Gün gelecek fikirlerimiz de böyle koþacak. “
Soðan: “ Biz koþtuðumuz sürece fikirlerimiz de koþacak desene. “

Aradan aylar geçtikçe patates ile soðan pek çok yer gezip dolaþtýlar. Tanýþtýklarýyla fikir alýþveriþinde bulundular. Bazý fikirlerine karþý çýkýlsa da, onlar bunu önemsemediler. Önemli olan diyorlardý, tarlaya bir tohum, yani beyne bir fikir atmak. Eðer fikir deðerliyse, zaten o beyin o fikri kabul edip çoðaltacaktý, yeni fikir üretip geliþtirecekti. Bu iþ ne kadar zamanda olurdu, bakýn onun orasý belli olmazdý. Bir günde de olurdu, bir yýlda da olurdu.
Evrende dünya nokta kadarsa, dünyada canlýlar nokta kadardýr. Canlýlarýn evrende ne kadar olduðunu düþünmek, bir bilinmezlik dýþýna atýlman demektir. Eðer sen bir bilinmezlik dýþýna bilerek atýlýr, hamle yaparsan, kiþisel sorunlarýný aza indirmiþ ve baþkalarýna faydalý olabilmeyi çoðaltmýþsýndýr. Bu çoðalmalar ne kadar çoðalýrsa, senin de fikirlerin o oranda çoðalýr.
Zaman hiç durmadan, yorulmak nedir bilmeden akýp gider. Zaman hep vardýr ve yine var olacaktýr. Zaman geçerken yorulmaz ama yorar geçer. Canlýlarýn doðmasý, büyümesi daha sonra yaþlanmasý büyümenin durmasýndan, yorulmanýn baþlamasýndandýr. Sanatsal bir uðraþ içine girmek, özde beynin dürtü oluþumudur. Bu uðraþýn sevgi hamurunu yürek karar. Ýrade þemsiyesi, engel yaðmurunu en az zararla atlatmaný saðlar. Baþarý sana asla uzak deðildir. Mutlaka bir gün gelir onunla kucaklaþýrsýn.

SON

Yazan: Serdar Yýldýrým - 1999